Yukarı

 

Ana Sayfa

 

Bu arada, bazı konulardaki görüşlerimide, bu sayfada sizlere aktarmak istiyorum. Çünkü, tamda bu sıralarda, Türkiye'de ekonomik ve sosyal yönden bu kadar baskı altındayken dertleşmeye kesin gerek duyuyorum.Artık halkın kendini yönetmeye başlaması ve halka verebilecekleri birşeyleri olmadığı için, halkın parasını çalıp halka veriyormuş gibi görünen  fakat aslında kendi ve yakınlarına ait şirketlere, dolambaçlı yollarla aktaran, yöneticilerden kurtulmamız lazım. 

  1. Ülkemizdeki Gelişmeler                   .

  2. Din Görüşüm              

  3. Sistem Kurmak                   

     Ülkemizdeki Gelişmeler:

1950'den  1960'a  kadar geçen dönem benim çocukluk yıllarım. Ama 1960'da Ankara Atatürk Lisesinde öğrenciyken,bir gece silah sesleri ile uyandık ve evimizin çok yakınında oturan Genel Kurmay Başkanı evinden alınarak bir geri tepmesiz topun üzerine ata biner gibi oturtulup götürüldü. Kendisi o zamanlar iktidar işbirlikcisi sayılıyordu. O yıllardan bugüne kadar geçen zaman, Demirel, Ecevit ve Silahlı kuvvetler arasında iktidar yarışı ile geçti. Ecevit'i ele alalım; İktidarı elde etmek için Ecevit'in bir gecede onbir muhalefet milletvekilini, bakan yaparak, kendi saflarına kattığına şahit olduk. Demirel ise, halka rüşvet vermek için devletin ve dinin bütün imkanlarını kullanıyordu; Seçim öncesi, muhalefetin çiftciye vereceği taban fiyatının  5000 TL. fazlası vereceğini söyleyerek, bugün nereden geldiğini tartıştığımız "görev zararlarını" yaratıyordu. Ordu ise, tam siyasiler iflas edip bu işin kısıtlı demokrasi ile götürülemeyeceği anlaşılacağı zaman , ihtilalini yapıyor ve bir süre sonra aynı liderlerden ya birini yahut öbürünü tekrar iktidar yapıyordu. Zamanında devlet eliyle tutuklanıp Yassı Adada asılan  Adnan Menderes birkaç yıl sonra yine devlet eliyle ve devlet töreniyle gömülüyordu. Bunun ne yaman bir çelişki olduğunu düşünebiliyormusunuz? Azıcık muhakeme yapabilen bir vatandaş bunlardan hangi birine güvenebilir ki? Özet olarak Türkiye, benim hatırlayabildiğim geçmişimizin tümünde maalesef  kerameti kendinden menkul ve fakat beceriksizlikleri şimdi daha belirgin olarak gözler önüne serilen basiretsiz liderler tarafından yönetildi. 

Bugüne geldiğimizde, ben artık daha umutluyum. Çünkü artık herkes bu partiler yasasının değiştirilmesi ve liderler sultasının bitmesinin bir gereklilik olduğunu biliyor. Ve çünkü artık, sağolsunlar, dış dünyanın baskısı ile herşey biraz daha şeffaf olma yolunda. Ve en mühimi artık halk konuşmakdan korkmuyor.

Slobodan Miloseviç bize dış tehdit safsatasını yutmamamız gerektiğini gösterdi. En çok Vatan, Millet, Dış tehlike, İç tehditler diyen adamların, en tehlikeliler olduğu artık ayan beyan belli. 

Siyasilerimizin Türkiye'yi iyi yönetilen bir ülke yapmayacaklarını gören batılılar, artık bizim siyasilerimizin dilinden konuşuyor; "Ne kadar ekmek o kadar köfte". Ve Türkiye bu kısır döngüden çıkarsa bu maalesef bizim kendi siyasilerimiz tarafından değil, dış güçler tarafından yapılacak. Tarih bugüne kadar Ülkemizin yönetiminde söz sahibi olmuş siyasileri; Devlet ve milletini bütün dünyaya el açmaya mecbur eden politikacılar olarak anacaktır.

Sistem doğru kurulmazsa, hiçbir şey işlemez. Bu konuyada aşağıda değineceğim.

Yukarı

    Din Görüşüm

Tavuğunda bir yaratanı var. Siz bu yaratana ister tabiat deyin ister allah deyin. Ama tavuğun bu gerçekden haberi yok. Çünkü beyni düşünecek kadar gelişmemiş.

 İlk insanlarında tanrıları vardı. Ama onlar tanrının yarattığı insanı ona kurban edecek kadar az gelişmişlerdi. İnsan beyni geliştikce dini düşüncede tekamül etti. Ve bence insanın beyni ne kadar mükemmelse dinide o kadar güzel bir konumdadır. Beyin veya düşünce olmadan din olmaz. Hem düşünmeyip hemde "ben dindarım" diyenler ancak güdülen insanlardır.
Ben tanrıya inanıyorum. Tanrının bir takım bezirgan ve kabzımallara ihtiyacı olduğunuda kesinlikle kabul etmiyorum. Dini inanışların daha mükemmel bir konuma getirilebilmesi için, insanların dini konularda değil bilakis dünyevi konularda eğitilmesi, dünyada var olan mümkün olduğu kadar çok şeyin işleyiş sistemini anlamaya çalışması gerekir. 

Tanrınız sizin beyniniz kadar güzeldir.

Yukarı

 

Sistem Kurmak

Ülkemizde yapılan kamuoyu yoklamalarında, halkın en çok güven duyduğu  kurumun Silahlı Kuvvetler olduğu görülüyor. Bu güven, oldukca doğru işleyen bir sistemin varlığından kaynaklanıyor. Silahlı kuvvetler mensuplarının harikalar yaratan insanlar olmasından değil. Bu doğru işleyen sistemde, ordumuzun Nato mensubu olmasından kaynaklanıyor. Nato'nun ordular için benimsediği prensipler, üyesi olduğumuz için, bizim ordumuz tarafındanda uygulanmaktadır. Dolayısıyla karşımızda iyi işleyen ve halk tarafından takdir edilen bir kuruluş vardır. Bu konuda ikinci bir örnek daha vermek istiyorum; Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları.(Erdemir). Erdemir tam bir KİT değildir. Ama hisselerinin çoğunluğu devlete aittir. Hükümetler zaman zaman, Erdemir yönetim sisteminde, bırakın yönetim kurulunu, beşinci altıncı sıradaki Ünite Müdürlerinin atanmasında bile müdahil olmuştur. Buna rağmen Erdemir halen kar eden bir kuruluştur. Çünkü Erdemir'de iyi bir sistem  kurulmuştur. Yukarıda saydığım kuruluşları burada örnek olarak göstermemin sebebi; Her ikisindede görev yapmış olmamdır.  Orduda ve Erdemir'de  yöneticiler sık sık değişsede sistem çalışmaktadır. Suyun yokuş yukarı akmadığını ülkemizdede herkes öğreniyor.

Şimdi güzel işleyen bir sistemi ülkemizde uygulamak için bir şansımız vardır. Avrupa Birliği üyeliğini kaçırırsak, bu, siyasilerin, ülkeye yaptığı en büyük ihanet olur. Halkı için iyilik istemeyen, veya cezai ehliyeti olmayan insanların yapacağı şeyi, bizi yönetenlerin yapmamasını diliyoruz. 

  Yukarı

 
Site tasarımı bütün detayları ile bana aittir.Bu konuda becerebildiğim herşeyi Sayın Dr.Hakkı Öcal'ın kitapcıklarından öğrendim. Kendisine birçok öğrencisi gibi bende müteşekkirim. Site ile ilgili sorular  azizsezer@isnet.net.tr adresine gönderilebilir.Copyright © 2001 Aziz Sezer.
Son Güncelleme: Pazartesi Nisan 16, 2001.